2 Temmuz 2009 Perşembe

KIRMIZI TAVUK

Bir zamanlar, buğday tohumlarını açığa çıkarana kadar ambarın yanındaki avlunun zeminini kazıyan küçük kırmızı bır tavuk varmış. Komşularını çağırmış ve şöyle demiş:
-Eğer bu tohumu ekersek, yiyecek ekmeğimiz olur. Bunu ekmeme kim yardım eder ?
-Ben değil, demiş inek.
-Ben değil, demiş ördek.
-Ben değil, demiş domuz.
-Ben değil, demiş kaz.
-O halde ben yapacağım, demiş küçük kırmızı tavuk ve yapmış.
Tohumlar büyümüş ve altın sarısı başaklara dönüşmüş.
-Başaklarımı biçmeme kim yardım eder, diye sormuş küçük kırmızı tavuk.
-Ben değil, demiş inek.
-Bu benim işimin dışında, demiş ördek.
-Saygınlığımı kaybederim, demiş domuz.
-İşşizlik tazminatımı kaybederim, demiş kaz.
-O halde ben yapacağım, demiş küçük kırmızı tavuk ve yapmış.
Sonunda, ekmeği pişirme zamanı gelmiş.
-Ekmeği pişirmeme kim yardım eder, demiş küçük kırmızı tavuk.
-Ben değil, demiş inek.
-Bu benim için fazla mesai olabilir, demiş ördek.
-Aldığım yardımları kaybederim, demiş domuz.
-Tek yardımcı bensem, bu ayrım yapmak anlamına gelebilir, demiş kaz.
-O halde ben yapacağım, demiş küçük kırmızı tavuk.
Beş somun ekmek yapmış ve komşularının görmesi için kaldırmış. Hepsi biraz istemişler. Aslında paylaşmak istemişler. Ama küçük kırmızı tavuk şöyle demiş:
-Hayır beş somunu da kendim yiyeceğim.
-Haksız kazanç, diye bağırmış inek.
-Kapitalist sülük, diye ağlamış ördek.
-Eşit haklar istiyorum, diye haykırmış kaz.
-Domuz sadece homurdanmış.
Sonra hemen pankartlar hazırlamışlar ve bağrışarak ortalıkta dolaşmaya başlamışlar.
Hükümet temsilcisi küçük kırmızı tavuğa gelerek şöyle demiş:
-Aç gözlü olmamalısın.
-Ama ekmeğimi hakettim, demiş küçük kırmızı tavuk.
-Kesinlikle, demiş temsilci . Bu harika bir hür teşebbüs sistemi. Avludaki herkes istediği kadar kazanabilir. Ama hükümet düzeni altında, üretici çalışanlar ürünlerini işsizlerle paylaşmalıdır.
Ondan sonra hepsi mutlu yaşamışlar. Ama küçük kırmızı tavuğun komşuları onun neden bir daha ekmek pişirmediğini merak etmişler.